Denizli’de kurulacak jeotermal tesis için yapılan sondaj çalışması sırasında meydana gelen basınç ve patlama devam ediyor.
Patlamalar nedeniyle fışkıran korbonmonoksit gazının aralıklarla siyah renge dönmesi ve sondajdan parçalarının çıkmaya başlaması endişeye yol açtı. Denizli’nin Sarayköy ilçesinde 29 Nisan Pazartesi günü saat 12.00 sıralarında bölgede kurulması planlanan jeotermal tesisin sondaj çalışmaları sırasında patlama meydana geldi. Devam eden patlamalar nedeniyle bölgede geniş çaplı önlem alınırken, patlamalar sırasında Babadağ kara yolunda trafik akışı kontrollü olarak sağlandı. Ölen ya da yaralananın olmadığı olay sırasında sülfür gazı da çevreye yayıldı. İtfaiye ekipleri tarafından yapılan sülfür gazı ölçümlerinde yanma riski olmadığı öğrenilirken, cadde üzerinde ulaşıma kapatıldı. 12 gündür süren karbonmonoksit patlamasının basıncı nedeniyle ekipler müdahale etmekte zorlanırken, kuyu dron ile görüntülendi. Günlerdir süren ve çevrede korkuya neden olan patlamalarda metrelerce yüksekliğe ulaşan karbonmonoksitin aralıklarla siyah renge döndüğü görüldü. Kapatma çalışmalarının devam ettiği sondaj kuyusundan taş parçalarının fırlamaya başlaması nedeniyle sivil araç ve insan girişinin yasaklandığı bölgede geniş güvenlik tedbirleri alındığı görüldü.
Olayın geçmişi; Sarayköy ilçesinde kurulması planlanan jeotermal tesisinin sondaj çalışması sırasında kaynaktaki sıcak suyun basıncıyla patlama meydana geldi. Sakarya Mahallesi Yeni Babadağ Yolu Caddesi'nde jeotermal tesis kurulması için sondaj kazısı yapıldı. Kazı sırasında yaklaşık 850 metre derinlikte meydana gelen patlamanın etkisiyle kaynaktan fışkıran termal su, 50 metreye kadar yükseldi. İhbar üzerine bölgeye itfaiye, jandarma ve AFAD ekipleri sevk edildi. Yaralananın olmadığı olayda jandarma ekipleri bölgede kuyu çevresinde güvenlik önlemi aldı. AFAD ekipleri ise sıcak suyla çevreye yayılan koku ve gaza ilişkin ölçümler yaptı. Ölçümler sonucu insan sağlığına zararlı bir gaz yayılımının bulunmadığı belirlendi.
Konuyla ilgili, Maden Mühendisleri Odası, basın açıklaması metni yayınladı. 29 Nisan’da, Denizli Sarayköy’de bir jeotermal sondajda jeotermal kuyu püskürmesi (blow out) yaşandı. Yerel idare ve ilgili uzman kurum-kuruluşlar ve firmaların bölgede çalışması devam ediyor. Jeotermal akışkan henüz kontrol altına alınamadı. Meydana gelen kuyu püskürmesi (blow out) olayına ilişkin, TMMOB Maden Mühendisleri Odası tarafından basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasında olayın meydana geliş şekli, nedenlerine ilişkin tespitler yapıldı. Ayrıca benzeri olayların yaşanmaması için öneriler ve bir de “Jeotermal Sondajlar Yapım ve Denetim Yönetmeliği” de içeren bir dizi öneri kamuoyuna sunuldu.
Basın açıklamasında: Denizli ili Sarayköy ilçesi Gerali Köyü yakınlarında bir özel firma tarafından yapılmakta olan jeotermal araştırma sondajında 01.05.2024 tarihinde kuyu püskürmesi (blow-out) olayı gerçekleşmiştir. Edinilen bilgilere göre Mart ayında delmeye başlanılan kuyuda, 90 m’ye 22″ çapında 650 m’ye 133/8” çapında koruma borusu (casing) indirmiş ve boru arkasına çimento şerbeti basılmıştır. Daha sonra 12¼” çapında matkap ile 1290 metrede ilerleme yapılırken, ani olarak kuyu püskürmesi olayı gerçekleşmiş ve akışkanı kontrol altına almak için BOP (preventer – boru kapama vanası) kapatılmıştır. Fakat bir müddet sonra yüksek gaz basıncından dolayı BOP hasar görmüş ve kontrolsüz akış başlamıştır. Sonrasında kuyuda bulunan takım dizisinin içinden çimento basılmış, fakat gaz basıncından dolayı operasyon başarılı olmamıştır. Kuyudan gelen yüksek basınçlı gazlı akışkan içerisinde su miktarı az olup sıcaklığı (~30 ⸰C) düşüktür. Kontrolsüz olarak akışkan üretimi devam etmektedir. Kuyudan gelen akışkan yakınlarda bulunan atık kanalına yönlendirilmiştir. Firma uzman kurumlar olan TPAO ve MTA’dan valilik aracılığıyla yardım istemiştir. Kısa dönem önce yaşadığımız 9 insanımızın hayatını kaybetmesine neden olan İliç kazası gibi jeotermal sahalarda yaşanan bu tür olaylar halkın madenciliğe olan tepkilerini artırmaktadır. Bu tepkilerin nedeni saydamlık, yeterli mevzuat, standart, strateji, liyakat ve etkili denetimin olmamasıdır. Jeotermal sondajlar, uygun kule ve donanım (koruma borusu, takım dizisi, kuyubaşı vanaları, vb.) kullanılarak, deneyimli personel tarafından, kesin kurallara bağlı olarak yürütülmesi gereken oldukça riskli sondajlardır. Kuyunun kontrolden çıkması halinde hem insan hayatı ve sağlığı, hem de çevre için olumsuz sonuçlar doğurma ihtimali son derece yüksektir. Bu kadar yüksek risk taşımasına rağmen ülkemizde jeotermal sondajların nasıl yapılacağına ilişkin düzenlemeler yeterli değildir. Hâlbuki jeotermal enerji potansiyeli olan gelişmiş ülkelerde jeotermal sondajlar belli mevzuatlar, standartlar, kurallar ve sıkı denetim şartları altında yapılabilmektedir. Bu olayların ve benzer sorunların yaşanabileceğini önceden gören Odamızın jeotermal komisyonu, yoğun bir çalışma sonrasında dünya örneklerini de inceleyerek ekte verilen ″Jeotermal Sondajlar Yapım ve Denetim Yönetmeliği″ ni hazırlayarak başta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, MAPEG, MTA ve İl Özel İdareleri olmak üzere ilgili paydaş tüm kamu kurum ve kuruluşlarına sunmuş ve Jeotermal Kanunu’nda yapılacak bir değişiklik ile Yönetmelik olarak uygulanmasını talep etmiştir. Ancak üzülerek söylemek gerekir ki, bu çalışma olumlu karşılanmasına rağmen bugüne kadar herhangi bir adım atılmamıştır. Kontrolsüz kuyu püskürme gibi olayların bundan sonra yaşanmaması için, Odamız tarafından hazırlanan bu çalışmanın bir an önce mevzuat kapsamına alınarak jeotermal kuyuların açılması, işletilmesi, periyodik kontrolü ve terk edilmesinin kurallara bağlanması gerekmektedir. Bu düzenlemenin yürürlüğe girmesi durumunda jeotermal sondaj faaliyetlerinin ve jeotermal kuyuların insana ve doğaya verebileceği zararlar en aza indirilecek, dolayısıyla yöre halkıyla barışık üretim yapılması sağlanabilecektir. Bir kez daha belirtmek istiyoruz ki; jeotermal enerji kontrollü kullanıldığında sürdürülebilir niteliğe sahip yerli bir enerji kaynağıdır. Jeotermal enerji bilimsel ve teknik kurallara uygun ve toplumsal çıkarlar gözetilerek işletildiğinde; yöre halkının ve gelecek kuşakların bu kaynaktan faydalanabileceği çevreyle barışık bir faaliyet yürütülürken, etkin ve verimli kullanım sağlanacaktır. TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu