SONDAJ KUYULARININ İŞLETMEYE HAZIR HALE GETİRİLMESİ
Sondaj kuyularının işletmeye hazır hale getirilmesi için gerekli olan aşamalar aşağıda sırasıyla açıklanmaya çalışılmıştır. Kuyu delme işlemi tamamlandıktan sonra, kuyunun yararlı hale getirilmesi yani işletmeye hazırlanması için sırayla yapılacak işlemler şunlardır:
1) Borulama ve Filtreleme. 2) Tecrit (Kapatma). 3) Yıkama ve Çakıllama. 4) Geliştirmedir. Sondaj sırasında her bir metre derinlikten alınan kırıntılı numuneler değerlendirilerek filtre boruların konulacağı yerler kararlaştırılır. Pratik bir ifade ile teçhiz borusunun rahatça indirilebilmesi ve kuyu cidarı ile boru arasındaki boşluğa yeterli çakıl zarfı yerleştirilebilmesi için, kuyu çapı teçhiz çapının en az iki misli olmalıdır. Örneğin kuyuya 8,5/8" teçhiz borusu indirilecek ise kuyu çapı en az 15" olmalıdır. Bu tavsiye edilen orandır. Borulama ve filtreleme işlemi kendi kendini tutamayan gevşek malzeme içinde açılan kuyularda uygulanmaktadır. Bu iki işleme “Kuyu teçhizi” veya “Kuyu donatımı” denilmektedir. Kireçtaşı ve çatlaklı kristalen kayalarda açılan kuyularda ise teçhiz işlemine gerek yoktur. Borulamanın temelde iki amacı vardır, birincisi gevşek zeminlerde kuyunun yıkılmasını önlemektir. İkincisi ise, farklı kalitede suların kuyuya girişini önlemek yani kalitesiz su seviyelerinden kuyu içine su gelişini önlemek şeklinde belirtilebilir.
Teçhiz boruları iki çeşittir: 1) Kapalı boru (Muhafaza borusu). 2) Delikli boru (Filtre). Sondajda kullanılan boru çeşitleri: 1. Sac (Metal) borular. 2. Çekme borular. 3. Özel alaşımlı borular. 4. PVC borulardır. (En yaygın kullanılan malzemedir. Su ve kimyasal reaksiyonlardan etkilenmez.) Teçhiz borular, paslanmaz çelik, çelik döküm veya sert plastikten yapılırlar. PVC borular ile genellikle sacdan imal edilen metal borular arasında tercih yapılırken sahanın özelliği ve yeraltı suyunun kimyasal analizi dikkate alınmalıdır. Kalite bozukluğunun söz konusu olduğu sahalarda, tuzlu, acı ve pH dengesi bozuk olan asit karakterli sularda sac borular problem oluşturmakta ve genellikle kısa sürelerde çürüyüp kullanılmaz hale gelmektedir. Ayrıca bu borular özellikle içme suyu kuyularında kirlenmelere de sebep olmaktadır. Bunun yanı sıra PVC boruların en sakıncalı özelliği kolayca kırılması ve bükülmesidir. Bu borularla teçhiz edilmiş kuyularda zamanla eğrilikler meydana gelebilmektedir. Metal borular, genellikle çelik sacdan imal edilmektedir. Bunun yanı sıra paslanmaz çelik borular da kullanılmaktadır. Ancak çok pahalı olduğu için tercih edilmemektedir. Sac borular manşonlu veya kaynak ağızlı olabilmektedir. Bu borular, daha sağlam ve daha rijit borular olup kolay kolay kopmaz, eğrilmez ve bükülmezler. Bu boruların teçhizde kullanılması durumunda dikkat edilecek noktalar şunlardır;
1) Her şeyden önce boru imal edilecek sac, TSE standartlarına uygun olmalıdır.
2) Et kalınlığı, boru çapına uygun olarak 4-6-8 mm. olmalıdır.
3) Kaynak ağzı açılmış olmalıdır.
4) Boruda ovallik olmamalı, kaynaklar muntazam olmalıdır.
5) Borunun uç kısımları düzgün olmalıdır.
PVC borularla teçhiz edilecek kuyularda, özellikle şu hususlara dikkat edilmelidir:
1)PVC boru kullanımı, kalitesi bozuk, asit karakterli sahalarla sınırlı kalmalıdır.
2)Akma ve göçme olaylarının sıkça meydana geldiği konsolide olmamış, bağlantısız formasyonlarda yan basınçlar çok fazla olabileceğinden bu tür sahalarda kullanılması problem oluşturabilmektedir. Bu konu, dikkat edilmesi gereken bir konudur.
3)Bu boruların teçhizi sırasında mutlaka ortalayıcı yaylar (centrelizer) kullanılmalıdır.
4)Yıkama ve çakıllama esnasında boru askıda tutulmalıdır.
5)Pompa montajında ve demontajında dikkatli davranılmalıdır. Hareketler yumuşak ve yavaş olmalıdır.
6)Özellikle pompa monte edilmiş kuyularda dışarıdan düşebilecek ufak bir malzemenin bile pompanın çekilmesi sırasında, kuyu teçhiz borusunun yırtılmasına neden olabileceğinden kuyu ağzı sağlam bir şekilde kapatılmalıdır.
Teçhiz sırasında önemli bir konu da borunun kuyuya ortalanmasıdır. Özellikle PVC teçhiz borularında, ortalayıcı yayların kullanılması zorunludur. Sac teçhiz boruları, daha rijit olmakla beraber bu tip borularda da ortalayıcı (merkezleyici) yayları kullanmak faydalıdır.
1) Kapalı boru (Muhafaza borusu): Gevşek, bağlantısız veya kil, marn gibi şişebilen zeminlerde açılan kuyular mutlaka borulanmalıdır. Kuyunun göçmemesi veya formasyonun şişerek deliği kapatmaması için kullanılan borulara “muhafaza borusu” denmektedir.
2) Delikli boru (Filtre): Akifer formasyondan, suyun kuyuya rahat geçebilmesi için su verebilen tabakaların karşılarına yerleştirilen delikli ve yarıklı borulardır. Akifer formasyonun, suyunu almakta sakınca bulunan seviyeler kapalı borularla geçilir ve kuyu kenarı ile boru arası (anülüs) çimentolanır. Filtreler, dinamik seviye üzerine konmamalıdır.
Kuyu tabanına da 2-4 m. kapalı boru konulması gerekmektedir.
Filtre Özellikleri: Filtrelerin, kullanılacakları akiferlere uygun özellikleri belirlenir. Bu özellikler: 1-Filtre aralığı. 2-Filtre açıklığı. 3-Filtre verimi. 4-Filtre boyu olarak belirtilebilir. Filtre aralığı: Filtre üzerindeki deliğin genişliğidir. Filtre aralığı, sıkılanmamış akifer formasyondan dışarı atılacak malzemenin yüzdesine ve akiferin tane boyuna bağlıdır.
Akiferden dışarı atılacak malzeme %40-80 dolayındadır. %40 atılacak malzeme öngörülüyorsa, formasyonun eklenik eğrisinde %40 toplam ağırlığa karşı gelen tane çapı, filtre aralığı olarak seçilir. Filtre aralıkları 0,15-5 mm. arasında değişir ve asla 6,5 mm.’yi geçmez. Filtre aralığı içe doğru geniş, dışa doğru dardır ve bu durum çakılın filtreyi tıkamasını önlemektedir.
Kümülatif yüzde-Tane boyu-Filtre aralığı grafiği Filtre açıklığı: Filtre üzerindeki delik veya yarık alanları toplamının, borunun toplam alanına bölünmesi ile bulunur. % ile ifade edilir. %7-40 sınırları arasında değişmektedir.
Filtre verimi (Qf): 1 m. boyundaki filtrenin kuyuya emniyetli bir hızla sızdıracağı su miktarıdır. Filtre aralığı ve açıklığına bağlı olarak verimleri de değişmektedir. Filtre boyu: Kuyu verimi (Qk) / filtre verimi (Qf) formülü ile bulunur. Akifer formasyonun özelliğine bağlıdır. Filtre çapı: Kuyuya girecek suyun hızı ile ilgilidir. Su hızlı ise filtreyi aşındırır, az ise tortu bırakır. Filtre boyu, kuyudan alınacak su miktarı filtrenin özelliklerine bağlıdır. a)Homojen serbest akiferlerde: Kuyu verimi Qk = Özgül debi x düşüm ’dür. Akifer kapasitesine göre filtre az olursa özgül debi az, düşüm fazla olur, tersi durumda ise özgül debi fazla düşüm az olur. En verimli filtre boyunun akifere oranı %30-50 arasındadır. Buna göre bu tip akiferlerde filtreler tabandan itibaren akifer kalınlığının %30-50’si oranında yerleştirilmelidir.
b)Homojen basınçlı akiferlerde: %70-80’in filtrelenmesi uygundur.
1) Filtreler akifer tavan seviyesi hizasına gelmemelidir. 2) Taban seviyesinden yerleştirilmesi durumunda randıman düşer. 3) En iyi verim için akifer ortasına yerleştirilmelidir. 4) Dinamik seviyenin akifer seviyesine inmesine izin verilmemelidir. 5) Kalın akiferde ise filtre toplu halde konmaz, dağıtılmalıdır.
Filtre Çapı: Suyun, filtreye giriş hızı ile ilgilidir. Suyun giriş hızı: V = Q / 2 ⫪r Lf B V: kuyuya giren suyun hızı (m/sn.) Q: Debi (m3/sn.) r: Filtre iç yarıçapı (m.) Lf: Filtre boyu (m.) B: Filtre açıklık yüzdesi (%). Filtre aralığı, filtrenin boyu, çapı ve yapılmış olduğu malzeme önemlidir. Filtrelerin tel sarılı, dikine yarıklı, enine yarıklı, yuvarlak delikli, köprülü, plastik ve özel Johnson tipleri vardır. Sac boruların üzerine kaynakla ya da presle yarık veya delik açmak suretiyle de yapılırlar.Kapatma (Tecrit)
Kötü kaliteli, kirlenmiş veya farklı karakterdeki yüzey sularının kuyu içine girmesini, kuyu içindeki bazı tabakalarda bulunan suların diğer tabakalardaki sulara karışmasını veya yüzeye çıkmasını, kısacası kuyudaki yeraltı suyunun her türlü kirlenmesini veya kalite değişmesine maruz kalmasını önlemek amacıyla, karışma ve kirlenme yollarının kapatılması olayıdır. Tecrit, ayrıca boruların dıştan çürümesini de önlemektedir. Tecrit malzemesi; boru, beton, çimento şerbeti, kalın kil olup biri veya birkaçı birlikte kullanılabilir. Tecrit şekli, kapatılacak kesimin kuyunun içerisindeki yerine göre değişmektedir. Bu seviye yüzeyde, kuyunun ortasında veya kuyu tabanında olabilir. Tecrit, kuyunun açılması esnasında veya kuyunun delme işlemi tamamlandıktan sonra yapılabilir. En iyi tecrit, boru ve çimento şerbeti ile yapılan tecrittir.
Kuyu İnkişafı: Kuyu ile formasyon arasında tam bir bağlantı kurmak, kuyudan mümkün olan en yüksek verimin elde edilmesini sağlamak, formasyondaki kum, silt ve kili temizlemek, pompanın kuyudan kum çekmesini önlemek, kuyunun çevresinde düzenli boyutta çakıl ve kumdan oluşan bir çakıl tabakası oluşturmak amacı ile yapılan işlemlerin tümüne inkişaf” denmektedir.
Yıkama ve Çakıllama: Kuyuya filtre indirdikten sonra kuyu yıkanır. Yıkama temiz su ile yapılmalıdır. Kuyu tabanına indirilen yıkama takımından pompa ile su basılır. Yıkama takımı tüm filtre boyunca yukarı aşağı hareket ettirilerek yıkama sağlanır ve işlem kuyudan berrak su gelinceye kadar devam ettirilir. Yıkama işlemi bittikten sonra çakıl kuyuya atılır. Bazı durumlarda akifer formasyon ince taneliyse ve kendini tutamayacak kadar gevşek malzemeden oluşmuşsa çakıllama, yıkama ile birlikte yapılmalıdır.
Çakıllama: Kuyu kenarı (çeperi) ile boru veya filtre (borulama) arasındaki boşluğun (anülüs) belirli özelliklere ve kaliteye sahip uygun miktarda çakılla doldurulması işlemidir.
Çakıllamanın amaçları şunlardır:
1)Kuyunun (cidarının) yıkılmasını önlemek,
2)İnce taneli malzemenin filtreyi tıkamasını veya filtrelerin tıkanmasını önlemek,
3)Silt gibi ince tanelerin filtre etrafında yığılıp akiferin verimini düşürmesini önlemek,
4)İnce taneli malzemenin kuyu dibine toplanmasını engellemek ve kuyu içine gelen suyu süzmek,
5)İşletme sırasında ince kumların tulumbanın yan ve çanaklarını tıkamasını önlemek,
6)İnce malzeme tulumba ile aşırı miktarda dışarı atılırsa kuyuda büyük boşlukların oluşmasını ve tehlikeli göçmeleri engellemek,
7)Akiferdeki ince taneyi filtreden uzaklaştırarak daha geçirgen bir zon oluşturmak yani geçirgenliği artırmaktır.
Çakılların Özellikleri: Çakılın en küçük çapı filtre yarık genişliğinden daha büyük; en büyük çapı ise boru kenarı ile kuyu kenarı arasındaki boşluğun 1/3 ’ünden küçük olmalıdır. En küçük çap 2 mm. en büyük çap 12 mm. arasında değişir. Büyük çap 12 mm.’ yi geçmemelidir.
c/3 > a < 12 mm. d < b > 2 mm. a: Azami çakıl çapı. b: Asgari çakıl çapı. c: Dolgu aralığı. d: Filtre yarık genişliği.
İdeal olarak çakıllar; temiz ve yıkanmış, yuvarlak veya küresel olan, silis kumu veya çakılları olmalıdır. Çakıllarda küresel taneli yapı daha geçirimli olur. Karbonat malzeme, şeyl parçacıkları veya eriyebilen (jips vb.) malzeme toplam miktarın %5 ’ini geçmemelidir. Çakıllar, iyi boylanmış olmalıdır. Çakılların tane boyu, kullanılan filtre aralığına ve akiferin tane boyuna uygun olmalıdır. Çakıl boyu, akifer formasyonun tane boyuna göre belirlenmelidir. Ayrıca, 8 cm. < Çakıl tabakasının kalınlığı < 20 cm. olmalıdır. Su Kuyularında Geliştirmede Çalkalama: Kuyu içerisindeki suyu herhangi bir yöntemle akifer içerisine göndermek ve akiferin doğal suyu ile birlikte tekrar kuyu içine alma işlemine geliştirme “çalkalama” denir. Bu işlem tekrarlanırsa; 1. Sondaj sıvısının oluşturduğu sıvadan tamamen kurtulmak mümkündür. 2. Kuyu boşluğundaki çakıllama da bir derecelenme sağlanır ve kuyu içine doğru geçirimlilik arttırılır.
Çakıl köprüleri yıkılır. Su Kuyularında Yalıtım: Kuyu içerisinde herhangi bir nedenle kapatılması istenilen kesimler kapalı borular gelecek biçimde borulanmalıdır. Ancak bu durum, bu kesimlerin kuyu için tümüyle yalıtıldığını göstermez. Kuyu boşluğu içinde oluşacak sızıntıların da önlenebilmesi için, kil çimento vb. malzemelerle bu kesimlerin yalıtılması gereklidir.
Yalıtımın amaçları şunlardır;
1-Kuyuda statik düzeyi yüksek olan seviyenin, statik düzeyi daha düşük olan seviyelere sızmasını önlemek,
2-Kalitesiz suların kuyu içerisine sızmasını önlemek şeklinde belirtilebilir.
Basınçlı akiferde yalıtım işleminden ve kuyu tamamlandıktan sonra yüzeye sızmalar olabilir. Bunu önlemek için;
Basınçlı akiferin derinliği biliniyorsa, basınçlı akifere gelindiğinde sondaj durdurulur. Kuyu borulanır. Kuyu boşluğu çimento şerbeti ile doldurulur. Borulamanın içinde sondaja devam edilmelidir.
Hesapta olmayan bir basınçlı akiferle karşılaşılırsa; a)Bu akifer yalıtılmak isteniyorsa, sondaj durdurulur. Borulama yapılır. Kuyu boşluğu çimento şerbetiyle doldurulur. Sondaja boru içinden devam edilir.
b)Ağır bir sondaj sıvısı ile kuyu tamamlanır. Çakıllama basınçlı akiferin üst seviyesine kadar yapılmalıdır. 1 metrelik kil tampon yapılır. Kuyu boşluğu çimento şerbetiyle doldurulur. Bu sırada kuyunun boşaltılması için, yüksek kapasiteli bir pompa ile çekim yapılmalıdır.
Kuyu Geliştirme: Kuyunun yıkanması bitirildikten sonra, akiferden temiz su gelmeye başlayınca geliştirme işlemine geçilir. Taneli kayaçlarda kullanılan 5 yöntem vardır:
Aşırı pompalama 2. Geri yıkama 3. Pistonla çalkalama 4. Basınçlı hava 5. Jet yöntemi.
Bunların bir veya birkaçı birlikte kullanılabilmektedir.
Aşırı Pompalama: Kuyu veriminin 1,5 katı su çekilir ve maksimum düşüm elde edilir. Dolayısıyla hidrolik eğim ve yeraltı suyunun akım hızı artar (V = K x i).
Geri Yıkama: Kuyuya hızla su doldurulur ve bu su beyler kovası veya pompa ile boşaltılır.
Pistonla Çalkalama: Kuyu çapından 1" küçük çapta 3 adet kolay kırılmayan ve kopmayan ağaç disk arasına, kuyu çapında kesilmiş 2 adet köselenin konulması ile yapılmaktadır. Piston, akiferin üst seviyesinde 1 metreye kadar inmekte ve daha sonra da çıkmaktadır.
Basınçlı Hava: Kuyuya, kompresörle hava basılmaktadır.
Jet Yöntemi: Jetle kuyuya, kuyu deterjanı olarak tanımlanan (su + sodyum hexafosfat, tetra sodyum pyrofosfat) püskürtülür.
Kristalen kayalarda veya kireçtaşı gibi akiferlerde ise dinamitle patlatma veya %10’ luk HCl ile asitle çözündürme gibi kimyasal maddeler kullanılarak geliştirme işlemi yapılır. Son olarak, kuyu geliştirme işlemleri de yapıldıktan sonra kuyu tabandan başlayarak temizlenir ve işletmeye hazır hale getirilmiş olur.
SU SONDAJI RAPORU ÖRNEĞİ
Konya ili Selçuklu ilçesi sınırları içerisinde bulunan Selçuk Üniversitesi Alâeddin Keykubat Kampüsü içerisinde içme ve kullanma suyu arama çalışması yapılmıştır. Bu bölgede yapılan çalışmalar Schlumberger yöntemi ile yapılmıştır. Çalışmanın Amacı Çalışma alanında su sondajı yapabilmektir. Arazi çalışmalarından sonra büro çalışmalarında kuyu sondaj logları hazırlanmıştır.
Coğrafi Konum: Çalışma alanı Konya’ya yaklaşık 25 km. uzaklıkta Konya ili Selçuklu ilçesi sınırları içerisinde bulunan Selçuk Üniversitesi Alâeddin Keykubat Kampüsü içerisinde bulunmaktadır.
Morfoloji: Çalışma alanının kuzey, kuzeydoğu ve doğu kesimleri dağlık, bol engebeli, yüksek rölyefli, diğer kısımları daha az rölyefli arazilerden oluşmaktadır.
İklim ve Bitki Örtüsü: Bölgede karasal iklim hâkimdir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ise yağışlı geçer. Yağışlar kar ve yağmur şeklindedir.
Ulaşım ve Yerleşim: Çalışma alanına ulaşım Yükselen Belediyesi’nin sağlamış olduğu belediye otobüsleriyle gerçekleştirilmiştir. Bu araziye, Konya-İstanbul karayolu üzerinden ulaşılmaktadır.
ETÜT (ÇALIŞMA) ALANININ TANIMLANMASI
Etüt alanı Konya ili Selçuklu ilçesi Selçuk Üniversitesi Alaeddin Keykubat Kampüsü içerisinde yer almaktadır.
GENEL JEOLOJİ - Bölgesel Jeoloji
Bu alanda, en yaşlı birim Bozdağ formasyonudur. Rekristalize kireçtaşlarından oluşur. Bozdağ formasyonunun yaşı Silüriyen-Alt Karbonifer'dir. Bozdağ formasyonu ile yanal ve düşey geçişle Bağrıkurt formasyonu yer almaktadır. Bağrıkurt formasyonu fillit, şist, meta kuvarsit, meta kumtaşı, çört, meta çört ve rekristalize kireçtaşları bulunmaktadır. Bu formasyonun yaşı Devoniyen-Alt Permiyen’dir. Bağrıkurt formasyonu üzerine açılı uyumsuzlukla Permo-Mesozoyik yaşlı Ardıçlı Grubu gelmektedir. Ardıçlı Grubu altta mor alacalı fillit, meta kumtaşı, meta konglomera ve kristalize kireçtaşlarından oluşan Bahçecik formasyonu üzerine yanal ve düşey geçişli sarı kahverengi renkli rekristalize kireçtaşı, fillit, kumtaşı, metakonglomeralardan oluşan Ertuğrul formasyonu gelmektedir. Ardıçlı Grubu’nun üzerine yine açılı uyumsuzlukla Dilekçi Grubu gelmektedir. Dilekçi Grubu altta kırmızı renkli konglomeralardan oluşan Üst Miyosen-Alt Pliyosen yaşlı Sille formasyonu ile başlar. Sille formasyonu üzerine yanal ve düşey geçişli gri renkli ve çörtlü kireçtaşlarından oluşan Pliyosen yaşlı Ulumuhsine formasyonu gelmektedir. Ulumuhsine formasyonu üzerine açılı uyumsuzluklar Canavardere formasyonu gelir. Bu birim, çakıl, kum, kil konglomera ve bunlar arasında ince bantlar halinde grimsi beyazımsı renkli kalişlerden oluşur. Bu birimin yaşı Pliyo-Kuvaterner’dir. Bunların üstünde ise, güncel birim izlenmektedir. Bölge, Hersiniyen-Alpin Orojeni’nin hareketlerinin etkisi altında kalmıştır.
Yapısal Jeoloji: İnceleme alanı içerisinde yer alan açılı uyumsuzluklar ve kıvrımlar bölgede etkili olan Hersiniyen-Alpin Orojeni’nin etkisi altında kalmıştır. Bu esnada, bölge kıvrımlı ve kırıklı yapı kazanmıştır.
Kıvrımlar: Devoniyen-Alt Permiyen yaşlı Bağrıkurt formasyonunda kuzeybatı doğrultulu (NW) antiklinal ve senklinal eksenleri bulunmaktadır. Permo-Mesozoyik yaşlı Ardıçlı Grubu Büyük Ardıçlı tepede bir senklinal oluşturmuştur. İnceleme alanının güneydoğusunda (SE) Ardıçlı Grubu antiklinal ve senklinal eksenleri vardır.
Faylar: Normal Faylar: İnceleme alanında Büyük Ardıçlı ve Küçük Ardıçlı tepelerinde Ulumuhsine formasyonu içerisinde eğim atımlı normal faylar mevcuttur.
Bindirme Atımlı Faylar: İnceleme alanının batısında bulunan Bozdağ formasyonu, Bahçecik formasyonu üzerine bindirme yapmıştır.
Doğrultu Atımlı Faylar: Büyük Ardıçlı tepenin kuzeydoğusunda (NE) ve Küçük Ardıçlı tepenin kuzeybatısında (NW) Ulumuhsine formasyonunun sınırı doğrultu atımlı faylar oluşturur.
ETÜT ALANININ JEOLOJİSİ
Etüt sahası, Pliyo-Kuvaterner yaşlı, kil, kum, çakıl, konglomera karmaşığından oluşan taşma gücü oldukça düşük güncel alüvyon serileri üzerinde yer almaktadır. Bu birimin üst seviyeleri kum, kil, az killi çakıl, alt seviyeleri siltli kum, çakıllı kil bantları, en altta ise konglomera ve kireçtaşlarından oluşmaktadır. Alüvyon kalınlığı yaklaşık 150-300 m. arasında değişmektedir. Ayrıca bölgede yapılan sondaj çalışmalarından çıkan sonuçlar üstte açıkladığımız bilgileri doğrulamaktadır. Killer açık kahverengimsi, kumlar kireçtaşı ve silis kökenli kahve siyahımsı yer yer beyazımsıdır. Yer yer tutturulmamış ise de genellikle kil ve silt boyutunda malzeme ile gevşek tutturulmuştur. Çakıllar polijenik, heterojenik karakterli olup genellikle tutturulmuştur. Çakıllar yassı, yuvarlak, yer yer köşelidir. Kireçtaşları silis kökenli kayaç oluşturmaktadır. Kireçtaşı, silis kökenli kayaç olmakla beraber az da olsa radyolit kökenlidir. Çakıl seviyeleri, proje alanındaki kalınlığı yaklaşık 200-250 m. civarındadır. İçerisinde su içermektedir.
BÖLGENİN (ETÜT ALANI) JEOFİZİK AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Sondaj Makinesinin Hazırlanması Önceden ölçüm yapılarak belirlenen noktaya sondaj makinesi getirilerek makine ağırlık kaldırıcı lifleri ile askıya alındı ve altına makinenin çökmesini önlemek için takoz atıldı. Bu işlemden sonra kule dikildi ve dikliği kontrol edildi. Kulenin tam dik olması için, hidrolik bacaklar ve takozlar takviye edildi.
Makinanın Sondaj İşlemine Geçmesi ve İlerlemesi Makine çalıştırılarak kelli ucuna 17,5” matkap takıldı. Yavaş devirde kuyu açılmaya başlandı, aynı anda çamur pompası vasıtası ile göletten alınan çamur, su başlığı kullanılarak tijler içerisinden matkap dışına verilmeye başlanması ile delme işlemi tam anlamıyla başladı. Delme işlemi devam ettikçe ilerleyen metrelerde karşımıza çıkan numuneler kumlu killi, kil, çakıl ardalanması oldu. Bu durum, 150 metreye kadar devam etti. Bu esnada, delme işleminin ilerlemesi için gereken sıvının yoğunluğu düştü ve örselenmiş malzeme yukarı çıkamayınca göletteki sıvıya bentonit atılarak sıvının yoğunluğu artırıldı. Göletteki sıvıya bentonit atılarak sıvının yoğunluğunun artırılması. Kuyu ilerlemesinde 150 metreden sonra 12,5” ‘lik matkapla delinmeye devam edildi. Bunun sebebi ise, kuyudan her gün takım çekilmesi yapılamayacağı için moloz göçmelerine karşı önlem olarak alındı. 150 m. ve 180 m. arasında karşımıza konglomera çıktı. 180 metreden sonra 200 metre arasında çakıllı ve kireçtaşlı birimler karşımıza çıktı. (Bu esnada, kuyuda takım sıkışması meydana geldi. Bu durum, raporda aşağıda ayrıntılı olarak verilmektedir). Suyun, kuyu içerisinden bu birimden alınacağı ön görüldü. 200 metreden 330 metreye kadar ise, kum, kil ve konglomera ardalanması olarak birimler karşımıza çıktı. Kuyu delim işlemi bittikten sonra kuyudaki takımlar çekilerek taratma (genişletme) işlemi yapılmadan 225” lik PVC boru indirildi. Yukarıda da belirtilmiş olan çakıllı birimlere ve kireçtaşı içeren birimlere filtre atıldı. Gerisine kapalı boru atıldı. Bu işlemden sonra, boruların içerisine takım dizisi matkapsız olarak tekrar indirildi ve su basıldı. Bu işlemi takiben çakıllama işlemi başladı. Su basılmasının amacı ise, çakıllama işlemi esnasında çakılların köprü yapmasını engellemek ve yıkamaktır. Bu işlemin bitmesinden sonra, takım dizisi tekrar çekilerek yerine dik milli pompaların boruları en uçta dalgıç olacak şekilde indirildi. Hemen peşinden yukarıya pompa kurularak hareket alması için şaft ile makinenin motoruna bağlandı ve kuyudan su çekilmeye başlandı. Sonuç olarak kuyudan 8 lt/sn. ve 10 lt/sn. arasında debi ile su elde edildi. Çakıllama Kuyu delim işlemi, 330 metrede bırakıldıktan sonra tüm takım dizisi dışarı çekildi ve kuyu içerisinde 225’lik PVC boru atıldı. Çakıl seviyelerinin geçtiği yerlere filtre, killi kumlu seviyelere ise kapalı boru atıldı. Bu işlemden sonra, takım dizisi tekrar PVC boru içerisine indirilerek göletten su alındı ve kuyu içerisine takım dizisi vasıtası ile basıldı. Bu işlemleri takiben getirilen çakıllar insan gücü kullanılarak kuyu çeperi ve PVC boru arasında kalan boşluğa atıldı. Burada suyun basılma amacı ise, çakılların yerlerine giderken köprü yapmasını engellemek amaçlıdır. Sonuç olarak, kuyuya çakıllama işleminden sonra dik milli dalgıç ile deneme yapılmış ve kuyudan 8 lt/sn. ile 10 lt/sn. arasında debi ile su alınmıştır.
SONDAJDA YAPILAN EK ÇALIŞMALAR
Sondaj esnasında, kuyu delimi işleminde takım dizisi aniden durdu ve sekme yapmaya başladı. Bu durumda sondör, hızlı bir hareketle takım dizisini durdurup askıya almaya çalıştı. Askıya alma işleminin başarısız olması sonucu takım dizisinin sıkışmış olduğu anlaşıldı. Bu durumdan sonra, sondajda çalışanlar takım kurtarma işlemine başladılar. Kurtarma Sırasında Kullanılan Aletler Kurtarma sırasında kullanılan aletler zincirli anahtar, manevra başlığı ve kılavuz kullanıldı. Kurtarma İşlemi Takım dizisi, ters ve düz manevra yapılarak kurtarılmaya çalışıldı. Bu esnada, takım dizisi bir tijden söküldü. Bu işlemden sonra kalan dizi çekildi ve ucuna kılavuz bağlanarak tekrar kuyu içerisine sallandı. Kılavuzla takım dizisi tutuldu ve manevra ile boşlatılarak kuyudan yukarı çekildi. Boşlamanın olduğu tijler hasar gördüğü için, tamir olana kadar ıskartaya ayrıldı. Gölette Bulunan Sirkülasyon Sıvısının Ayarlanması Kuyu derinleştikçe oluşan örselenmiş malzemenin sirkülasyon sıvısından daha yoğun olması sonucu malzeme yukarı çıkamamıştır. Bu gibi durumlarda, göletteki suya bentonit ve/veya toz kireç konularak sıvının yoğunluğunun artması sağlanmış ve bunun sonucu malzeme tekrar yüzeye çıkmaya başlamıştır.
ÇALIŞMADA GÖRÜLEN EKSİKLİKLER
Çalışmada görülen eksiklikler şunlardır: Sondaj makinesinin sadece lifler üzerinde askıya alınması, makinenin delim işlemi esnasında sallanmasına ve takım dizisinin zarar görmesine yol açabilmektedir. Makinenin tekerlerinin çukur içerisine oturtulmaması sebebiyle delim esnasında makinenin sallanması ve takım dizisinin zarar görme olasılığı bulunmaktadır. Sirkülasyon sıvısı yolunun ve göletin, makineye yakın olması sonucu sondaj çalışanlarının çalışma alanı daralabilir, sondaj çalışanlarının bu tür yerlere düşebilirler ve suyun bir taşma anında makinenin altına kaçarak zemini yumuşatması sonucu makinenin dengesinin bozulması meydana gelebilmektedir.
SONUÇLAR VE ÖNERİLER
Etüt alanında Schlumberger yöntemiyle üç noktada açılım yapılmıştır. Ölçümlerin açılım şekli NS ve EW yönünde olmuştur. Açılımlar 300-350 m. arasında olmuştur. Yapılan ölçümlerde her tabakanın rezistivite değerleri alınmış ve öz dirençleri kayıt edilmiştir. Bu özdirenç (p) değerlerine göre grafikler çıkarılmış ve bu grafikler yorumlanarak kalınlığı ve derinliği hesaplanmıştır. Sondaj esnasında toplamda 3 nokta belirlenmiştir. Raporda da belirttiğimiz gibi, ekonomik düzeyde en iyi nokta seçilmiştir ve sondaj yeri belirlenmiştir. Buna göre, çalışmalar sonucunda 1. noktadaki ölçümlerin verdiği sonuca göre, sondaj yeri birinci nokta olarak belirlenmiştir. Yapılacak sondaj derinliği 310-330 m. arasında olacaktır. Sondaj; 1–100 m. arasında 17 ½” matkapla delinip 10" boru ile teçhiz edilecek, 100-250 m. arası 12 ½” matkapla delinip 8" boru ile teçhizi 250-330 m. arası ise, 8½” veya 10 ½” matkapla delinip 6" boru ile teçhizi daha uygun olur. Sondaj ilerlemesi sırasında her 1 metrede numune alınıp teçhizin buna göre yapılmasıyla kuyudan alınabilecek en yüksek verimle sondajın tamamlanması uygun görülmektedir. Bu numuneler, 20 metreden sonra her bir metrede bir alınmıştır. Bu numuneler elek analizinde kullanılacaktır. Minimum ve maksimum tane boyları belirlenir. Filtre çapı ve kullanılacak çakılların tane boyları buna göre tayin edilmektedir. Yukarıda belirtildiği gibi, sondaj esnasında 3 nokta belirlenmiştir. Bu noktaların belirli özellikleri aşağıda kısaca açıklanmıştır:
Nokta: Birimin en üst seviyesi, 0-1 m. arasındadır ve nebati topraktan oluşmaktadır. Bu birim, oldukça gevşek tutturulmamış kil ve silt boyutundaki malzemelerden oluşmuştur. Bu kalınlık, yer yer 0,5 m ile 1,5 m. arasında değişim göstermektedir. Bu birimin hemen altında yamaç molozları yer almaktadır. Bunlar, doğal olaylar (sel, yağmur vs.) ile üst kısımlardan taşınmasıyla oluşmuş blok boyutunda kayaçlardan oluşmuştur. Bu birimin kalınlığı 6-8 m. arasındaki değişmektedir. Yamaç molozlarının altında kil-kum-çakıl ardalanmasından oluşan alüvyon birim gelmektedir. Bu birim, genellikle sarı-kahve-beyaz ve siyahımsı beyaz renklerden oluşan çakıl, kum ve kil içermektedir. Oldukça heterojendirler. Bu birimler, birbirleri üstüne ardalanmalı olarak gelmektedir. Bu birim, yaklaşık 10-120 m. arasındadır. Bu birimin altında konglomera-kil ardalanmalı birim gelmektedir. Kalınlığı 60-65 m. arasındadır. Konglomeraların altında kireçtaşı ve konglomera ardalanmalı tabaka yer almaktadır. Bu birim, 185-200 m. arasındadır. Kalınlığı yaklaşık l5-20 m. arasındadır. Konglomera ve kireçtaşlarından altında yine konglomera ve kil arası birim oldukça fazladır. Bu birimin kalınlığı yaklaşık 120-130 m. arasındadır. Sondaj ilerlemesi sırasında bu birim yaklaşık 205 m. ile 330 m. arasında yer almaktadır. Sondaj için en uygun yer bu nokta seçilmiştir.
Nokta: Etüt alanında alınan ikinci noktada birimin en üst kısmın 0-1 m. arasında nebati toprak oluşturmaktadır. Bu birim, birinci noktadaki gibi aynı özelliği göstermektedir. Birim oldukça gevşek tutturulmuş kil ve silt boyutundaki malzemelerden oluşmuştur. Bu birimin hemen altında 1-8m. arasında kalınlığında yamaç molozu yer almaktadır. Birimler blok boyutundadır. Yamaç molozunun hemen altında kil-kum-çakıl ardalanmalı birimler yer almaktadır. Birimin kalınlığı yaklaşık 8-140 m. arasında yer almaktadır. A1üvyonun hemen altında kil, kumlu kil, killi çakıl ve konglomeradan oluşan bir tabaka yer almaktadır. Bu birimin kalınlığı 50 m. civarındadır, kalınlığı ise açılıma göre 50-60 m. Arasında değişmektedir. Genel olarak birim, sondaj için uygun bir noktada değildir.
Nokta: Etüt alanında alınan üçüncü noktada, birimin en üst kısmında 0-1 m. arasında nebati toprak yer almaktadır. Bu birimin hemen altında kil-kum-çakıldan bir birimi gelmektedir. Bu birim, 1–50 m. arasında 50 m. civanındadır. Bu birimlerin hemen altında kil-kum ve konglomeralardan oluşan birim gelmektedir. Bu birimin kalınlığı yaklaşık 60-65 m. Sondaj sırasında 60-110 m. arasında geçilmesi muhtemeldir. Bu seviyelerin hemen altında rezistivitesi yüksek kristalize kireçtaşları yer almaktadır. Kireçtaşları, genellikle kırıklı ve çatlaklıdır. Birim 110 ile 120 m. arasında yer almakta ve kalınlığı açılıma göre yaklaşık 300- 350 m. arasında değişmektedir.
SONDAJLA ÇIKARILAN SULARIN İNSAN SAĞLIĞI ÜZERİNE ETKİLERİ
İçme ve kullanma suları; kaynaklardan, nehirlerden, göllerden, yapay ya da doğal birikinti bölgelerinden, kuyulardan, hatta pahalı olmasına rağmen zorunlu olduğunda deniz suyunun arıtılmasıyla sağlanan sulardan elde edilmektedir. Ancak bütün bu su kaynaklarının en önemli kaynağını yağışlar oluşturmaktadır. İçme ve kullanma sularını oluşum ve sağlanış biçimlerine göre üç ana grupta toplayabiliriz:
Yağış suları (sarnıçlarda biriktirilen sular). 2. Yüzeysel sular (nehir, göl, baraj vb.).
Yeraltı suları (kaynak ve kuyular).
Yeraltı Suları-İnsan Sağlığı İlişkisi: Kaynak suları ve kuyulardan elde edilen sulardır. Yağış ve yüzeysel sularla beslenirler. Aslında, tüm su kaynakları birbiri ile ilişkilidir. Kuyu suları, suların yeraltına süzülerek birikmesi ile oluşurlar. Kuyular açılarak yeraltı suyu yüzeye çıkarılır. Tıpkı kaynaklarda olduğu gibi, kuyu sularında da gerek birincil kirlilik kontrolü ve gerekse ikincil kirlilik kontrolü ve önlemlerine dikkat etmek gerekmektedir. Yeraltı suları, genellikle temiz ve doğrudan kullanıma sokulacak sular olmakla birlikte, kullanıma sokulmadan önce mutlaka test edilmesi ve kontrolden geçtikten sonra kullanıma sokulması gerekmektedir. Çünkü topraktaki nitrit, radyasyon vb. doğal kirleticilerle kirli olma (birincil kirlilik) olasılığı vardır. Yeraltı sularının kullanıma sokulmasında esas sorun; elde edildiği/alındığı yerde kirlenmesinin (ikincil kirlilik) önlenmesidir. Bu nedenlerle de, yeraltı suları ister doğal olarak yeryüzüne çıksın (kaynak suları), isterse yapay olarak yeryüzüne çıkarılsın (kuyu); yeryüzüne çıktığı noktada, birtakım önlemlerin alınması gerekmektedir. Aksi takdirde, buralarda tekrar kirlenerek sağlığa zararlı hale gelebilmektedir. Sondajla çıkarılan suyun kalitesinin belirlenebilmesi için fiziksel, kimyasal ve akteriyolojik analizlerinin yapılması gerekmektedir. İyi bir içme suyu renksiz, kokusuz, temiz ve berrak olmalıdır. İçme suyunun kalitesinin tespiti için yapılan fiziksel ve kimyasal analizlerde güvenilir sonuçlar elde edilebilmesi, analize uygulanan tekniğe bağlı olduğu kadar, su numunelerinin usulüne uygun yöntemlerle alınmasına da bağlıdır. Fiziksel ve kimyasal analizler için numuneler alındıktan sonra en fazla 72 saat içerisinde laboratuvara ulaşacak şekilde hemen gönderilmelidir. Bu numuneler laboratuara ulaşıncaya kadar serin ve karanlık bir yerde muhafaza edilmelidir.
Yeraltı Suyu Kalite Standartları: Yönetmeliğe uygun olarak iyi YAS kimyasal durumunu tanımlayan ek ve tablolarda belirtilen değerlendirme için, aşağıdaki tabloda yer alan YAS kalite standartları ve eklere göre belirlenen eşik değerler kullanılır. Bu eğerler, zaman içerisinde değişebilmektedir.
Kirletici ve Kalite Standartları ile ilgili genel bilgiler.
Toplam” ilgili metabolitler, bozulma ve reaksiyon ürünlerini içeren izleme usulünde tespit edilen ve hesaplanan her bir bitki koruma ürününün toplamıdır.
Yeraltı Suyu Kirleticileri ve Kirlilik Belirtileri İçin Eşik Değerler Eşik değerler belirlenirken dikkate alınması gereken aşağıdaki asgari parametre listesi göz önünde bulundurulacaktır. Parametre listesi ve diğer değerler zamanla değişiklik gösterebilir. Güncel veriler ile çalışılması tavsiye edilmektedir.
Parametreler
1-Arsenik. 2-Kadmiyum. 3-Kurşun. 4-Cıva. 5-Amonyum. 6-Klorür. 7-Sülfat. 8-Trikloretilen. 9-Tetrakloretilen. 10-İletkenlik. 11-Nitrit. 12-Toplam Fosfor/Fosfatlar. Eşik değer toplam fosfor ve fosfatlardan sadece biri için belirlenir.
Yeraltı Sularının İzlenmesi 4 ana başlıkta toplayabiliriz.
1-Yeraltı Suyu İzleme Ağı. 2-Genel Maksatlı İzleme. 3-Operasyonel İzleme. 4-Yer altı Suyunun Miktar Durumunun İzlenmesi.
Genel maksatlı izleme için YAS kütlelerinde aşağıdaki ana parametreler izlenir: 1-Oksijen. 2-pH. 3-Elektriksel İletkenlik. 4-Nitrat. 5-Amonyum. 6.Sıcaklık. 7.İyonlar. YAS izleme noktalarının seçimi, YAS kimyasal durumunu kolay anlaşılabilir ve kapsamlı bir şekilde ortaya koyabilecek şekilde yapılmalıdır. İzlemenin sıklığı ise, analiz sonuçlarının temsili izleme verisini sağlayacak şekilde olmalıdır. Ayrıca, kuyulardaki su seviyeleri, kaynak akışları, özellikle kurak dönemlerdeki yüzeysel su seviyeleri ve/veya akım karakteristikleri, yeraltı suyuna bağımlı sulak alan ve göllerin önemli seviye değişimlerinin de yeraltı suları ile birlikte izlenmesi gerekmektedir. Bu değerler ve diğer değerler zamanla değişiklik gösterebilmektedir. Kuyuların Hijyenik Kullanımı-Kuyularda Dezenfeksiyon Kuyularda en az yılda bir olmak üzere, kuyunun suyu boşaltılarak, kuyu duvarları fırça ile iyice temizlenmelidir. Gübrelik ve benzeri yapılardan, toprağın geçirgenlik durumuna göre 30-100 metre uzakta olmalıdır. Bu tür yapılar, kuyuya göre daha aşağıda yer eğimine göre alt tarafta kalmalıdır. Kuyu duvarı, yer yüzeyinden 60-70 cm. daha yüksekte bitecek şekilde sonlandırılmalı (kuyu bileziği) ve ağzı uygun bir kapakla kapatılmalıdır. Kuyu bileziğinin etrafında kalan toprak yüzeyi, 2-3 metre çap genişliğinde su geçirmez bir malzeme ile kaplanarak (kuyu platformu) bilezik kenarından ve yer çatlaklarından girecek yüzeysel sulara engel olunmalıdır. Kuyunun, 10-15 metre etrafından çit/tel çekilmek suretiyle, hayvanların kuyu alanı ve çevresine girişine engel olunmalıdır. Kuyunun ağzı devamlı kapalı olmalı, kuyudan suyun tulumba ile alınması tercih edilmeli, bu olmadığı takdirde kuyunun çıkrığının, ipinin ve kovasının temizliğine özen gösterilmelidir. Her mevsim kuyu suyunun muayenesi yapılarak, kalitesinin bozulup bozulmadığı kontrol edilmelidir.
SUYUN VE SU KAYNAKLARININ İSLAM DİNİNDEKİ YERİ VE ÖNEMİ
İnsan, hayvan ve bitkilerin, kısacası tüm canlıların ihtiyaçlarını karşılamak için yeraltından çıkarılan suların, sondajla çıkarılan suların, kuyu açılmasının, kanal açılarak taşınan suların, çeşme yaptırmanın dinimiz İslam’daki yeri ve önemi ile ilgili genel bilgileri hadisler ve rivayetlerle kısaca açıklamaya çalışacağım.
Sa’d İbn Ubâde, Rasûlullah (sav.)’a gelerek, hangi sadakanın hoşuna gideceğini sorduğunda Hz. Peygamber (sav.), “su” diye cevap vermiştir. (Kaynak: Ebu Dâvud, Zekât 41) Ölenlerin ruhuna kuyu, çeşme gibi su vakıfları yaptırmak nebevî tavsiyeler arasındadır. Sa’d İbn Übâde vefat eden annesi için bir kuyu kazdırmıştır. (Kaynaklar: Ebu Dâvud, Zekât 42; Nesâi, Vesâyâ 9) 75) Konuyla ilgili şöyle bir rivayet vardır: Sa’d b. Ubâde’nin annesi vefat etmişti ve Rasûlullah (asm.)’a gelerek: “Ey Allah’ın Rasûlü! Annem öldü onun adına sadaka verebilir miyim?” diye sordu. Rasûlullah (asm.) da: “Evet” buyurdu. Sa’d: “Hangi sadaka daha hayırlı ve değerlidir?” diye sorunca, Rasûlullah (asm.): “İnsan ve hayvanların su ihtiyaçlarına cevap vermektir” buyurdu. (Kaynaklar: bk. Nesai, Vesaya, 9; İbn Mace, Edeb, 8) Bunun üzerine Sa’d, Medine’de bir çeşme yaptırmış, o çeşme uzun süre insanlara hizmet etmiştir. (Kaynaklar: bk. İbn Hanbel, Müsned, 5/284; 6/7) Mümin kişiye öldükten sonra da sevap kazandırmaya devam edecek işlerin sayıldığı bir rivayette, “Kanal açarak su getirmesi” de zikredilmektedir.
Mâce, Mukaddime 20) Suyu, "Kendi rahmeti" (A'râf Suresi, 7/57; Furkân Suresi, 25/48; Neml Suresi, 27/63; Rûm Suresi, 30/46) olarak tavsif eden Allah Teâlâ (c.c.): "Kendilerine içecekleri tatlı suları bahşetmesini, insanlara verdiği nimetler arasında sayar." (Kaynak: Mürselât, 77/27) Kur’an’-ı Kerim’deki En’am Suresi’ndeki bir ayete göre; bol yağmur sayesinde bereketli topraklara ve içlerinden ırmaklar akan beldelere sahip olmak, insanlar için önemli nimetlerdendir. (Kaynak: Enâm Suresi, 6/6) Kur’an’-ı Kerim’deki birçok ayette, cennetin güzellikleri arasında, “İçinden nehirlerin akması” da zikredilir. Meselâ bir ayette: “İman edip sâlih amel işleyenlere, içlerinden ırmaklar akan cennetlerin kendilerinin olacağını müjdele!” (Kaynak: Bakara Suresi, 2/25) buyrulur. Suyun ferahlatıcı ve teskin edici özelliği, Hz. Peygamber’in (sav.) hadisinde bir tedavi yöntemi olarak bizlere sunulmuştur. “Muhakkak ki öfke şeytandan yaratıldı. Şeytan da 84 ateşten yaratıldı. Muhakkak ateş su ile söndürülür. Biriniz öfkelendiğinde abdest alsın.” (Kaynaklar: Ahmed İbn Hanbel, IV, 220) İnsan yaşamında suyun önemini arttıran bir diğer özellik ise, onun temizlik aracı olmasıdır. Temizliğe dayanan İslam dini, bu yönü ile de suya ayrı bir önem atfetmiştir. Hz. Peygamber, “İmanın yarısı temizliktir” (Kaynak: Müslim, Taharet 1) buyurmuştur. “Su temiz olarak yaratılmıştır, rengini, kokusunu ve tadını değiştirmedikçe onu hiçbir şey kirletmez” diyen Hz. Peygamber (sav.), tabiatta bulunan dere, göl, deniz, yağmur, kar ve buz sularının asıl ve öz itibarıyla temiz olduğunu ifade etmiştir. Suyun temizleyen özelliğine atıfta bulunan Hz. Peygamber, Câbir (ra.)’den aktarılan “Beş vakit namaz evin önünde bol miktarda akan tatlı bir suya günde beş defa dalıp yıkanan gibidir. Bu adamda kir nâmına bir şey kalır mı?” ‘Hayır, bir şey kalmaz’ dediler. Peygamber Efendimiz (sav.) “işte su kiri giderdiği gibi beş vakit namaz da günahları mahveder” buyurmuştur. (Kaynak: Müslim) Hz. Peygamber (asm.), bazı dualarında, suyun temizleme özelliğine dikkat çekerek, “hatalarının su, kar ve buzla yıkanması sonucunda tertemiz olmayı” Allah’tan (c.c.) dilemiştir. (Kaynaklar: Buhârî, Deavât 39, 44, 46) Bu mecazi ifadeyle, “su ile yıkanarak bembeyaz olmuş bir elbise gibi, hatalardan arınma talebi” dile getirilmiş olmaktadır. Su ve onun kar, buz şeklindeki türevleri, değişik kültürlerde arılığın, duruluğun, temizliğin sembolüdür. Bir diğer hadiste ise; “Her kim ki, elbise ihtiyacı olan bir Müslümana elbise giydirse, Allah da (c.c.) ona cennetin yeşil elbiselerinden giydirir. Hangi Müslüman aç bir Müslümanı doyurursa, Allah da (c.c.) onu cennet meyvelerinden doyurur. Hangi Müslüman susamış bir Müslümana su verirse, Allah da (c.c.) ona içerisinde güzel kokuları olan cennet içeceği içirir.” (Kaynaklar: Ebû Dâvûd, Zekat, 32; Tirmizi, Kıyame, 18) “Erkek, hanımına su içirdiği zaman sevap kazanır.” (Kaynak: Suyûtî, Câmiu'lAhâdîs, Hadis No:1457) Birçok hadis kaynağında Hz. Peygamber’in (sav.) hayvanlar ve diğer tüm canlıların su ihtiyacının giderilmesini teşvik edici kıssaları vardır. Bunlardan biri, Ebû Hureyre (ra.)’dan, Allah Rasûlü buyurdu: “Bir adam yolda yürürken susadı, bir kuyu buldu, içine inip su içti. Yukarıya çıktığı zaman dilini çıkarıp susuzluktan toprak yalamakta olan bir köpek gördü. Adam: Zavallı hayvan tıpkı benim gibi susamış dedi ve derhal kuyuya indi ayağındaki pabucunu çıkartıp içine su doldurdu, ağzına alıp yukarıya çıkardı ve köpeğe içirdi. Allah onun bu hareketinden memnun kalıp bağışladı.” Ashab, bunun üzerine “Ey 85 Allah’ın Rasûlü! Bizim için hayvanlara yaptığımız iyilikler hakkında ecir var mıdır?” diye sorunca: “Her ciğer taşıyan canlı için (yapılan iyilikte) sevap vardır” buyurmuştur (Kaynaklar: Sahîh-i Buhârî, Kitâb-ı Musâkâ 1094; Buhâri, Şirb 9, Vudü 33, Mezâlim 23, Edeb 27; Müslim, Selâm 153, 2244; Muvatta, Sıfatu’n Nebi 23, (2,929-930); Ebü Dâvud, Cihâd 47, (2550). Enes b. Mâlik'ten -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Yedi şey (in sevabı), ölümünden sonra o kabrinde iken kulun lehine devam eder: -Bir ilim öğreten, bir ırmak açan, bir kuyu açan, bir hurma ağacı diken, bir mescid inşâ eden, bir Mushaf (Kur'an) miras bırakan, ölümünden sonra kendisi için mağfiret dileyecek bir evlat bırakan." Buna göre, bizim dinimiz İslam’da en fazîletli sadaka-i câriyeler şunlardır: 1. Mescid (câmi) inşâ etmek. 2. Mushaf (Kur'an-ı Kerim), İslâmî kitaplar, kasetler ve kompakt diskler (CD) dağıtmak veya öğrencilere nafaka bağlamak (burs vermek). Kuyu açtırmak veya yerden su çıkarmak sûretiyle bu suyu aletlerle ve borularla muhtaç kimselere ulaştırmak. Çocukları güzel şekilde eğitmek ve terbiye etmek. 5. Tek başına mescid (câmi) inşâ edemeyen veya ilim yayamayan kimse, gücünün yettiği kadarıyla bu hayırlı amele destek olmalıdır. (Kaynak: Bezzâr tarafından rivayet edilmiştir. Elbânî, "Sahih-'t-Terğîb ve't-Terhîb", Hadis No: 959). Nitekim Ebu Hureyre'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bu konuda şöyle buyurmuştur: "Kişinin cennetteki derecesi (makamı) yükseltilir. Bunun üzerine o (sebebini araştırmak için) sorar: -Bu bana nereden geldi? (Çünkü bu makama sahip olabilmeyi gerektiren amelleri Dünya’da yapmamıştım)? (Melekler tarafından) ona şöyle cevap verilir: -Çocuğunun (senin vefatından sonra) senin için Allah'tan bağışlanmanı istemiş olmasından dolayıdır." (Kaynak: İbn-i Mâce rivâyet edilmiştir. Elbânî, "Silsiletu'l-Ehâdîsi'sSahiha"). 86 Dilimizde, bilhassa küçüklerin büyüklere içmesi için su vermesi üzerine söylenen: “Su gibi aziz ol!” şeklindeki dua cümlesi, hem suyun önemini çok güzel ifade etmekte, hem de kültürümüzde bu nimete ne kadar büyük değer verildiğini göstermektedir. Kur'an-ı Kerim’in ve Sünnet'in; suyun, hayatın temeli olduğuyla ilgili vurguları, Müslümanlara birtakım görev ve sorumluklar yüklemektedir. Mevcut su kaynaklarının en güzel şekilde korunması bu kaynakları kirletecek, suyun temizliğini ve niteliklerini bozacak her tür davranış ve eylemin engellenmesi bunların başında gelmektedir. Diğer taraftan, suyun kullanımında kesinlikle savurgan ve sorumsuz bir tutum içinde olunmamalıdır. Su ve diğer tüm doğal kaynaklarımızı azami derecede rasyonel ve verimli kullanmaya çalışmamız gerekmektedir. Ayrıca, ecdadımızdan su alanında zengin bir maddi miras devralmış bulunuyoruz. Bu gün, birçok şehrimizde, suyun taşınmasını, depolanmasını ve dağıtılmasını sağlayan; su kemeri, sarnıç, maksim ve su terazisi gibi yapılar ile suyu insanların istifadesine sunan çeşme, sebil, şadırvan gibi eserlerimizden hâlâ ayakta kalarak hizmet verenler mevcuttur. Bunlar, medeniyetimize bir “Su Medeniyeti” damgası vuracak derecede önemli eserlerimizdir. Dinimiz İslam’ın ve Türk Kültürü’nün ortaya koyup bize miras bıraktığı "Su Medeniyeti"ne sahip çıkarak, onu daha da geliştirmeli ve sonraki nesillere faydalı bir şekilde aktarmalıyız.
SONUÇ VE ÖNERİLER: Türkiye’nin en büyük yeraltı zenginliği olan yeraltı sularından, yeterince faydalanılabilmesi için yeraltı suyu içeren havzalarda koruma alanları oluşturularak, su taşıyan akifer formasyonlarının yapısının bozulmaması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Ayrıca bu akiferlerin kirletilmemesi için gerekli tedbirlerin alınmasında da çok büyük faydalar bulunmaktadır. Yeraltı sularından yararlanma insanlığın çok eski devirlerinden beri süregelmektedir. Tarih öncesi devirlerden bu yana kazı tekniğinin gelişmesine paralel olarak yeraltı sularından yararlanma oranı da artmıştır. Türkiye'de yeraltı sularından yararlanma 1950’den sonra hızla artmış, geniş ovaların sulanmasında, yerleşim merkezlerinin su gereksinimlerinin karşılanmasında kullanılmıştır. Yeraltı suları, yüzey sularına oranla içerlerinde daha fazla çözünmüş madde içermelerine ve genellikle daha pahalı elde edilmelerine rağmen;
- renksiz ve berrak oluşu,
- temiz ve kirlenmesinin güç olması,
- sıcaklıklarının mevsimlere göre çok az değişmesi,
- kimyasal bileşiminin değişmemesi gibi nedenler ile yüzey sularından daha üstündürler.
Ülkemizdeki köylerimizin bir bölümü, belediyelerimizin %70’inin içme suyu ihtiyacı, sulama ve kullanma suyunun büyük bir bölümü yeraltı sularından karşılanmaktadır. Bu nedenle, yeraltı suyu havzaları hem korunmalı, hem de açılacak sondaj kuyuları tekniğine uygun olmalıdır. Ek olarak sondaj kuyularının da bilinçli bir şekilde işletilmeleri gerekmektedir. Ülkemizin su kaynaklarının doğru ve güvenilir bir şekilde kullanılması ve ülkemize ait olan enerji kaynaklarının, ülkemizin ihtiyacına göre yönlendirilerek üretiminin ve tüketiminin yapılması gerekmektedir. Gerek Dünya çapında su kaynaklarının azalması, gerekse ülkemizdeki su kaynaklarının azalması veya tükenecek hale gelebileceği göz önünde bulundurulduğunda, hem Dünya’da, hem de ülkemizde su kaynaklarının bilinçli bir şekilde tüketilmesi gerekliliği öne çıkmaktadır. Bir birey olarak bize düşen görev ise, su kaynaklarını korumamız ve suyun tasarruflu bir şekilde kullanılmasını sağlamamızdır.